Buz tutmuş bir tren vagonunu ancak zaman ısıtabilir. Raylar istediği kadar oturmuş olsun, üşümüş bir tren asla yola çıkmaz. Aslında yolcularını sevdiklerinden ayırmak istemez trenler, fakat gitmek onların doğasında vardır. Etrafı ağlayan ve vagonlarla birlikte koşan insanlarla doludur. Küçük çocukların eğlencesi, büyük insanların son gecesidir. Trenler, vedadır. Ne kadar çok ziyaretçisi olsa da, kimse trenleri sevmez. Sanki gönlündeki bağı bir vagona bağlarsın, ve o tren onu alıp götürür. Trenler, elvedadır. Asla mutlulukla ayrılamazsınız o garlardan. Ya Ramiz Selma'sına veda etmiştir. Ya da Nazım Piraye'sine. Giden hüzünlü, kalan emrihaka kavuşmuştur. Esasında kalandan çok giden yaralanır. Trenin hızı kadar kalbine çiviler saplanır, ama hala diridir. Hızla geçen evlerdeki cıvıltılar ve sevgi sesleri onu öldürür. Hikayelerini düşünür, o gördüğü insanlarda yaşadığı şeyleri hayal eder. Hızla geçen evlerde kendini görmek ister. O da sıradan olmak ister. Hızla geçip gidilen birisi olmak ister. Hayatın onu görmemesini ister. Bazen; o an için değilde zaten yaşadığı için, nefes almak ister.
Kademeli vagonlar, kademeli insanlara ayrılır. Her vagonun ayrı bir vedası vardır. Birisi sevdiğini alıp götürür. Öteki sevdiğini terk edip gider. Bir diğeri anasına son kez sarılarak askere uğurlanır. Bir başkası anasını babasını öldürüp şehirden kaçar. Raylar gitmek istemezcesine sesler çıkartır. Çığlıklar biraz yavaşlatır onları, duraksarlar. Ve ardından, vagonlar gözyaşlarıyla dolar. Yine birileri gider, birileri kalır.
Mektupların havada uçuştuğu, bavulların üst üste dizildiği, sarılmaların bitmediği, ve ağlamaların susmadığı gündür o gün. Babalar dimdik durur içi ağlar, analar gözyaşı döker yine de sapasağlam. Sevenlerin birleştiği an çıt çıkmaz kimseden. Çünkü herkes bilir ki, orada zaten kıyamet kopuyordur. Tren garları, hastane kapılarına benzer. Tek fark, gidenin gelip gelmeyeceği hiç belli olmaz.
Trenler, gidip de gelmeyenin, gelip de bir türlü gidemeyenin oyunudur. Trenler bizlerdir.
üniversite yıllarımdaki vedalar canlandı gözlerimde. Trene biner, hüzünlenirdim. Vedalar çok zor gelirdi o zaman.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı. Yüreğine sağlık, Samet :)
Eyvallah abim teşekkür ederim :)
SilSamet , tren yolculuklarim gecti gozumun onunden her kelimen tek tek anlari hatirlatti yasatti yuregine saglik canim sevgiler.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, bazı şeyleri tekrardan hatırlatmak güzel bir şeydir :)
SilTrenle yolcuğumu pek severim fakat, vedaları hiç sevemedim :/
YanıtlaSilSorun da orada be abim.
SilKardeşim ne güzel de anlatmışsın.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilÖlünceye kadar seni bekleyecekmiş,
YanıtlaSilSersem.
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem.
Asaf şairimiz.
SilGönle giren gözden ırak olsa ne yazar.
YanıtlaSilTren dediğin insanı bir mekandan diğer bir mekana bir zaman aralığıyla taşır.
Kalp dediğin ise birinin ruhunu taşır.
Sevgi ağında, herkesin modemi kalbiyse, sinyal alanı sonsuzdur.
Zaman mekan tanımaz.
Böyle sonsuz bir ağı
Sınırsız bir hatta bağlamazsan
Gidip kotalı kullanırsan
Ne zaman yeteer ne mekan.
Allah kalbimizi sonsuz aşk suyuyla doldurulabilen bir havuz gibi yaratmış.
Çünkü Allah sevgisi sonsuzdur. Sen gidip kalp havuzuna gül kokan sonsuz Allah aşkı suyundan doldurmazsan, fanilerin sevgi suyu kalbine kezzap olur.
Ve böyle trenlerin ardından elini sallar dönersin.
Cicibomq.
Yorumlama şeklinde dokundurma var ama pek yanaşamadan geçip gittin sanki. Teşekkür ederim :)
Sil