Mart 10, 2016

Kitaplardan Alıntı - Bit Palas


Benim en çok zevk aldığım yayınlarımdan birine geldik bugün. Kitaplardan alıntı yapmak çok zevkli ve heyecan verici. Eğer birisi böyle yayınlar yazsa ben kesinlikle okurdum gerçekten.

Bugün Elif Şafak'ın Bit Palas kitabından alıntılar yapacağız. Burdan Yazarımıza sevgilerimi yolluyorum.

"Hayal gücümün geniş olduğunu söylerler, "Saçmalıyorsun!" demenin şimdiye kadar icat edilmiş en ince yoludur bu. Haklı olabilirler. Endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda, tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde, aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında, geleceğin de daha âlâ olmayacağını kabullenemediğimde; ne bulunduğum yerde ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde... saçmalarım."

Sanki yazar burda beni anlatmış. Bazılarınız benim gibi düşünecek eminim. Çok iyi.

"Bir insanı sevmek, gamhânesinde bir türlü huzura erememiş hikâyeleri tomar tomar çıkartıp, birer birer temize çekmek demektir."

Aşk ne çok zor ne de çok basit. Aşk yukarıdaki tanım gibi bence. Bu söze hayran oldum.

"Fotoğrafta renksiz ve suretsizdi apartman. Hiç insan yoktu içinde; ne pencerelerinde ya da balkonlarında, ne de kaldırımlarda ya da sokakta. Bir savaş çocuğu gibiydi. Tüm yakınlarını yitirmiş; büyüdüğünü görecek gözlerden yoksun kalmıştı. Ve mekansızdı adeta. Etrafının nasıl olduğu, bulunduğu şehrin neye benzediği hakkında tek bir ipucu bile sunmuyordu. Dünya üzerinde herhangi bir yer olabilirdi burası. Şimdiki zaman dışında herhangi bir zaman..."

Bu satırlarında da yaşamak zorunda kaldığı evi anlatıyor. Evin boyasını, yapısını değilde "İnsan gözüne nasıl görünüyor?" sorusuna cevap verdiği için anlatım biçimi ilginç.

"Bu sabah garip bir şey oldu. Çalar saatin yardımı olmadan uyandım. Bu da yeterince tuhaf sayılabilir benim için ama daha da tuhaf olanı, uyandığımda, kendimi uyanık buldum. Gözlerim açıktı. Gözlerim benden evvel ve habersiz uyanmış, uyanıp da tavanda dolaşmaya çıkmış gibiydi. Yukarıdan kendime baktığımı sandım bir an. Sevmedim gördüklerimi."

Kitabı okurken bu satırlara geldim ve okuduktan sonra bi durakladım. Ne demek istedi acaba diye ve çok anlam yüklü cümleler çıkardım. Ve hemen bir yere not ettim, bir yerlerde paylaşmak istedim. Kısmet bugüneymiş.

"En kötü yaratığı arıyorsan, gözlere dikkat etmelisin. Gözlerine bakabildiklerin, gözlerinin içini göremediklerin kadar kötü değildir."

Son olarak, kitabın en başında verilmiş bir şekilli yazıyı yazacağım. Kendinize çok iyi bakın. Sizleri seviyorum.

                          Diyelim ki hakikat yatay bir çizgidir. Yani şöyle bir şey:

                                                   
O zaman yalan dediğimiz şey de dikey bir çizgi olur. Yani şöyle birşey:


Saçmalığa gelince, o da şöyle bir şeydir:


Ne yatay vardır çemberde, ne de dikey. Ne bir son, ne de bir başlangıç.
Adsız
Adsız

Blogda fazlaca profesyonelim, hayatta bayâ acemiyim ve kendimle oldukça barışığım. Her şeyi eleştiren ve eleştirilmeye de açık bir insanım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder