Temmuz 29, 2016

Hayat'ın Karmakarışıklığı...



Merhaba dostlar, sitemin yeni görünümünü beğendiniz mi nasıl olmuş? Umarım hoşunuza gider sizlere daha güzel gözükmek için elimden geleni yaptım :) Hadi şu hayatın karmakarışıklığı neymiş ona bir bakalım. (Buraya tıklayarak yazımı piano eşliğinde okuyabilirsiniz.)

Hayat, ıslak terliğe çorapla basmak gibi. Oldu bir kere yapacak bir şey yok. Ya çorabı değişeceksin ya da kurumasını bekleyeceksin. Eğer aranızda benim gibi çılgınlar varsa ıslak ıslak ayakkabı giyebilir sorun yok.

Hayat, kimine göre bir bilmece kimine göre de bilmecenin cevabı. Kimine göre yiyip içmek kimine göre de yedirip içirmek. Hayat hep iki seçenek; iyi-kötü, profesyonel-acemi, güvenilir-düzenbaz, insan-mahlukat, doğru-yanlış. Ama bu seçeneklerde birbirinden ayrılır ve hayatın karışıklığıyla karşı karşıya kalırsınız. İyi görünüp kötü olmak gibi.

Beni etkileyen bir cümle vardır: "Düşman kelimesinin anlamını, arkadaş sıfatını taşıyanlardan öğrendim." diye. Çok düşündürür insanı ve kafa sallandırır. Bazen insana verdiğiniz değerle taşıdığı sıfat tutmayabiliyor. İnsan beyini olan bir yaratık ve her zaman işine gelen şeyi yapıyor. Ona verdiğiniz "Dost, Kardeş, Can yoldaşı" gibi değerli sıfatlar, ona yakışmadığını bir gün gösteriyor.

"Ne diyor bu çocuk?" demeyin bir şeyler anlatıyorum okuyun. Göz gezdirmeyin. Akıl yarıştırmayı bir kenara bırakın, kendinizle yarışın. Başarı, insanın yerden göğe çıkma hayalini kurduğu andır. Elinizin önündekini almakla yetinmeyin en üstte duran güzel elmaya ulaşın. Ama elinizin önündekini de görmezden gelmeyin. Şükredin.

Hayat şu kurduğum cümleler kadar karmaşık değil. Basit. Çok basit dostlar. Sevdiğiniz bir şarkıyı dinlemek için düğümlenen kulaklığı çözmek gibi hayat. Bir şeye ulaşmak için birkaç şey yapmak. Bir kaç şey yapmak içinde birkaç şeyler yapmak. Düğüm dedim ya böyle birşey işte.

Ani bir düşmeyle kolunuzu yaralarsınız, o an hiçbir acı hissetmezsiniz ama sonrasında sizi kıvrandıracak acılar vereceğini de bilirsiniz. Hayat tam anlamıyla böyle. Biliriz ama yine de katlanırız.

Öleceğini bildiği halde düşmana sert bakan Çanakkale Askeridir hayat. Korkusuz, her an herşey olabilir. Acı yok ama var. His yok ama ağlanır. Öyle birşey hayat. Dümdüz ama engebeli. Yumuşak ama yeri geldiğinde sert bir deniz dalgası. Bembeyaz ama istediğinde zifiri karanlık. Hayat çok kolay dostlarım, zor yapan bizleriz.

Devletini kurtarmak için kendi canını hiçe sayan millettir hayat. Düşünceli, bir o kadar da umursamaz. Bayrağına bağlı olan, bayrağını sevmeyene de dağ olan bir millet. Onlar hayattır, hayatın ta kendisidir.

Karısının "eve çok erken geliyorsun, bir erkek hiç dolaşmaz mı?" şikayetiyle evden çıkıp eve geç girmek için kapının önünde zamanın geçmesini bekleyen Cemal Süreya'dır hayat. O kadar saf. O kadar temiz.

2 gözü görmeyen babanın, asker oğlunu kaybettiğini duyduğu andır Hayat. Onu artık görememek değil mutsuzluğu, kokusunu içine çekememek, sarılamamaktır. Bu insan hayattır.

Hayat bazen de, hakkından fazlasını alıp, hakkını vermeyen patrondur. Dedim ya hep iki seçenek; iyi ya da kötü.
Samet Tutal
Samet Tutal

Blogda fazlaca profesyonelim, hayatta bayâ acemiyim ve kendimle oldukça barışığım. Her şeyi eleştiren ve eleştirilmeye de açık bir insanım.

4 yorum:

  1. Okudum hepsini çok güzeldi,böyle kişisel yazılar güzel oluyor.Devamını bekleriz kendinize iyi bakın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Dostum, seni buralara her daim bekleriz :)

      Sil
  2. hayatı,ıslak terliğe çorapla basmaya benzetmen hoşuma gitti basit ama anlamlı.Ben sanırım çorap giyimeyenlerdenim :)Dediğin gibi hayat iki seçenek ve seçmek bizim elimizde seçimlerimize katlanmakda. Kişisel yayınları okumayı seviyorum ve devamını bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişisel yayınlar gelmeye devam edecek ve daha fazla uzun olacak emin ol :) kendineiyi bak :)

      Sil