Temmuz 30, 2016

Sabah'ın Karanlık Tarafı



İkinci el beyaz eşya satan satış elemanı gibi uyandım bugün; umutsuz, çaresiz, bir beklentisi yok ama her an kapıdan biri girebilir.

Merhaba dostlar, sizi bir gecede özledim. Nasılsınız iyi misiniz? Okuyanlar pek ses vermiyor ama buradasınız biliyorum iyi ki varsınız.

Geceyi aydınlık gibi gören o saatlerde yaşamayı seven, sabahı ise gece gibi gören o saatlerde uyumayı bilen bir tek ben miyim yoksa şizofren arkadaşlarda buna dahil mi? Dahil değilse kendimi değerli hissedeceğim çünkü. Vazgeçtim herşey dahil olsun; hepimiz şizofreniz.

Hiç güldürmeyen ilkokul şakaları, sevimsiz dürtmeler ve değişik okul zili olmadan güne devam ettiğim içinde bir yandan mutluyum. Hergün aynı gün üzerinde sekse gıkım çıkmaz şerefsizim.

Yanlışıkla değiştirilmiş zil sesinden dolayı bugün "Anna" şiiriyle uyandık. (Daha fazla uyuduk diyelim en iyisi; şiir bizi galeyana getirdi derin bir uykuya daldık.) Resim kursu için başvuru yapmaya gidecektim geç kaldım. İnstagram çizimlerime de başlayamadım maalesef. Yani anlayacağın gün berbat başladı. Sinirden 3'e kadar uyumuşum. (kendime kıyak geçmişim çaktırma.) Sabah 4'e kadar yabancı dizilere merak sararsan uyku da seni sarar yapacak birşey yok Samet bey.

Aslında bu bir GÜNLÜK yazısı olmayacaktı neyse size de kıyak geçtim hadi hayırlısı olsun.

Ben merak ediyorum; bir gün içerisinde kaç insanın kalbi kırılıyor? Kaç insan ümitsizliğe kapılıyor? Kaç insan sevdiğine sevdiğini söylüyor? Kaç insan sevdiğini toprağa veriyor? Kaç insan hayallerine ulaşıyor? Kaç insan ben uyurken bunları gerçekleştiriyor merak ediyorum. En çok merak ettiğimse, kaç insan beni merak ediyor?

Tek dondurma yeme hakkı olan çocuğun dondurmasını yere düşürmesi kadar acıklı ve umutsuz bir hayal. Hayal demeyelim vazgeçtim çünkü hayaller olmak için kurulur. Benim dediğim ise kabus.

Ulan işini gücünü bırakıp bu yazıyı okuyorsan helal olsun sana. İşsiz güçsüz de olabilirsin şüphelendim şu an. Oku oku rahatlarsın. Yazılarım anne çayı gibidir. Yazın harareti alır, kışın ısıtır. (Bunu okuyan kişinin pervaneye kafasını soktuğu tespit edilmiştir.)

Bana "Neden hiç ağlamıyorsun?" diyenlere "Benim cümlelerim gülüyor nasıl ağlayayım." demek istiyorum. Ama diyemiyor insan twitter senaristi damgasını yemek istemem :)

Bilgisayarın ışığından odayı göremez haldeyim. Canım çok sıkkın be moruk. Ama sebepsiz yere ha, bugünde emekli astsubaylar gibi yanlış yere park eden arabanın cam sileceğini kaldırdım. Hayatta ki enerjiyi görüyor musun? Arabanın sahibi seni görecek diye ödün patlıyor. Al sana adrenalin. Ne işimiz var bizim himalaya dağlarında. Bir başımıza tatil yapalım, hem telefonda çekmez orada :)

Ben yapamayacağıma emin olduğum şeyleri yapmayı çok seviyorum. Yattığım kanepeden kapının önünde olan kanepeye geçmek mesela. Çılgınlar gibi eğleniyor insan.

E nerede bu sabahın karanlık tarafı? Sen bu yayını okurken ben yeni uyuyorum dostum. Karanlık taraf benim için güneş. Aman diyeyim uyandırma beni. Daha kalkıp geç uyandığım için kendime kızacağım.

30.07.2016 | 04:02
Samet Tutal
Samet Tutal

Blogda fazlaca profesyonelim, hayatta bayâ acemiyim ve kendimle oldukça barışığım. Her şeyi eleştiren ve eleştirilmeye de açık bir insanım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder